SOSYAL DIŞLANMA SORUNSALINA TÜRKİYE DÜZLEMİNDE GELİŞTİRİLEN MODEL UYGULAMALAR: FİŞEK ENSTİTÜSÜ ÇALIŞAN ÇOCUKLAR BİLİM ve EYLEM MERKEZİ VAKFI FAALİYETLERİ (26.11.2005, İstanbul)

1.Sosyal Dışlanma Kavramı ve Özellikleri:

Sosyal dışlanma kavramının, Küreselleşmenin ortaya çıkardığı sorunlar çerçevesinde, sosyal politika literatürüne 1990’lı yılların sonundan itibaren hızlı bir giriş yaptığı görülmektedir. Sosyal dışlanma kavramı üzerinde, kavramın tam olarak ne ifade ettiği, zaman ve mekan bağlamında gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlar için evrensel bir geçerliliğe sahip olup olmadığı yönünde tartışmalar sürmekte ve yakın bir gelecekte de bu tartışmaların sona ermeyeceği görülmektedir. Bu tartışmaların temelinde ise, sosyal dışlanmanın Avrupa kökenli bir kavram olarak ortaya çıkışının etkisi büyüktür. Kavram, Avrupa yaşanan ekonomik ve sosyal yapıdaki değişimler karşısında sosyal korumaya olan gereksinimde ortaya çıkan artış ve çeşitlenme karşısında, sosyal devlet anlayışında ortaya çıkan değişime uygun olarak bir çözüm yolu bulma isteğinin bir ürünüdür(Pasif kullanımdan, aktif katılıma geçiş). Bu bağlamda AB’de kurumsal düzlemde, sosyal dışlanma ile mücadele (sosyal içerme) Amsterdam Antlaşması( 136-137 mad.) Birliğin amaçları içinde yer almış, 2000 Lizbon Stratejisi ile de 2010 yılına kadar yoksulluğun ortadan kaldırılması aba amacı ekseninde, sosyal içerme; sürdürülebilir ekonomik büyüme, daha çok sayıda ve kaliteli iş ile sosyal bütünleşmede önemli bir unsur olarak kabul edilmiştir. Bu uzlaşı sonrası, ye devletlerin sosyal içerme stratejilerinde koordineli hareket etme anlamında görüş birliğine varılmıştır. 2003 yılında Avrupa Komisyonu, Lizbon stratejisini güçlendirme bağlamında, sosyal korumanın farklı boyutlarını bütünleştirme adına, sosyal içermeyi, emeklilik reformu, sağlık hizmetleri ve uzun dönemli sağlık hizmetlerinin sunumu ile birlikte ele alma stratejisine geçiş yapmıştıri. Her ne kadar sosyal dışlanma konusunda Türkiye’de resmi bir tanım olmamakla birlikte, Türkiye ‘de AB ‘ne aday ülke olma sıfatı ile

2004 yılının sonundan itibaren, ÇSGB Avrupa Koordinasyon Başkanlığı’nın öncülüğünde, 2006 yılı itibariyle AB Komisyonuna sunulacak olan, Türkiye’de sosyal dışlanma sorunsalı ve bu sorunsala karşı geliştirilecek sosyal içerme belgesini hazırlama çalışmalarına başlamıştır. Bu girişim, bir anlamda Türkiye’nin sosyal dışlanmaya karşı mücadelede, Avrupa yaklaşımı ve araçlarını da kabul ettiğinin bir göstergesidir. Bu noktada, Avrupa dışlanma sorunsalının, Avrupa sosyal politika gündemine girişinde esasen üç unsurun ön plana çıktığı görülmektedir.ii İşgücü piyasalarından dışlanma(uzun dönemli işsizlik ve genç işsizliğinde artış), düzenli iş olanaklarından dışlanma( güvencesiz ve a-tipik istihdam biçimlerinde artış); konut ve toplum hizmetlerinden dışlanma( etnik ve göçmen azınlıkların oluşturduğu banliyöler ) . Bu kapsam çerçevesinde sosyal dışlanma, birlik düzeyinde geliştirilen gelir, istihdam, eğitim ve sağlığa ilişkin göstergelerle ölçülmeye çalışılmakta, dolayısıyla sosyal dışlanma olguları da bir anlamda ortaya konulmaktadır.iii Sosyal dışlanma kavramı yoksullukla birebir ilişkili bir kavram olmakla birlikte, işlevsel bir analiz aracı olarak, dışlanma olgusuna çok boyutlu/ bilimli bakış ve dışlanmaya yola açan süreçlere vurgu yapan dinamik karakteri kavramın farklılığı ortaya çıkaran özellikleridir.iv Sosyal içerme bağlamında ise, bu çok boyutlu anlayışa uygun olarak, içerme içerisinde yer alacak aktörlerde başta devlet, sosyal taraflar, hükümet dışı kuruluşlar olmak üzere çok aktörlü bir yapı sergilemektedir.

Sosyal dışlanma yaklaşımının, Avrupa dışında gelişmekte olan ülkelere uygulanabilirliği hakkında tartışmalar sürmekle birlikte, küreselleşmenin ortaya çıkardığı ekonomik, sosyal ve siyasi yapı içerisinde dışlanma sorunun küresel bir sorun halini aldığı hatta bu bağlamda çağımızın “dışlanma çağı” olarak nitelendirildiği görülmektedir(Susan George). Bununla birlikte, dışlanma olgusu; ortaya çıkış ve deneyimleniş biçimleri, ülkelerin sosyal yapı ve koşulları, sosyal koruma mekanizmalarındaki farklılıklar nedeniyle, özgün bir biçimde değerlendirmeyi hak etmektedir. Avrupa ülkeleri içinde bile, birey ve toplum ilişkisini kavramsallaştırma açısından ortaya çıkan bakış farklılığı nedeniyle, sosyal dışlanma olgusunun üç farklı paradigma( dayanışmacı- Fransa; uzmanlaşma- İngiltere ve monopol- kısmen İskandinavya ülkeleri) etrafında değerlendirildiği görülmektedir.v

Bu noktada, sosyal dışlanma anlayışının ülkelerin özgün bir o kadar da evrensel ölçütlere yakın unsurlar çerçevesinde tanımlama çabalarının geliştirilmesi gerekmektedir.

2. Sosyal Dışlanmaya Özgün Bir Bakış : FİŞEK ENSTİTÜSÜ FAALİYETLERİ ÇERÇEVESİNDE SOSYAL DIŞLANMA ve SOSYAL İÇERME FAALİYETLERİ

Sosyal dışlanma, genel anlamda en temel insan haklarına erişim ve bu hakkı kullanma anlamında yaşanan olumsuz sonucu, bireyin dışında yapısal bir takım faktörlere bağlı olarak ifade eden bir kavramdır. Bu bağlamda, insan yaşamına verilen değerin ölçüsünde ortaya çıkan bir durumu ifade etmektedir. Sosyal dışlanmayı anlama açısından “Yaşama Verilen Değerin Bileşik Göstergesi Modeli” önemli bir çıkış noktası sunmaktadır.vi Bu modelde altı tane öncelikli ve insanın yaşam gereksinimlerinin karşılanması ile ilgili değişken bulunmaktadır. Bunlar;

Sağlık

Gelir düzeyi

Bilme Hakkı(Eğitim)

Çalışma hakkı ve işsizliğin önlenmesi

Güvence (Sosyal Güvence) Hakkı

Hak arama ve örgütlenme özgülüğüdür.

Modelde tüm değişkenler birbirini etkilemekte ve biri olmadan diğerini sağlayabilme olanağı bulunmamaktadır. Tüm değişkenlerin var olabilmesi ve sürdürülebilmesinin tek koşulu demokrasidir. Modelin özelliğin kendi içine kapalı bir sistem olmaması, dinamik ve geliştirilebilir olmasıdır. Yukarıdaki göstergeler, dikkat edilirse çağdaş toplumlarda ve uluslar arası belgelerde tanımlanan temel insan haklarını oluşturmaktadır. Bu bağlamda da, Fişek Enstitüsü’nün çalışmalarında da, sosyal dışlanmanın da temel göstergeleri olarak değerlendirilmektedir.

Türkiye’de, Söz konusu göstergelere ilişkin süreç içerisinde gelişmeler olsa da, haklara erişim ve tam anlamıyla kullanım anlamında yaşanan bir takım sınırlılıların varlığını koruduğu gözlenmektedir. Sosyal dışlanma sorunsalını Türkiye düzleminde tartışırken üç öncelikli boyutuna dikkat çekilmesi gereği ön plana çıkmaktadır. Bu boyutların her biri birbiri ile ilişkilidir. Söz konusu boyutlar aynı zamanda sosyal dışlanma açısından öncelikli sosyal risk gruplarının da analizine olanak sağlamaktadır.

Sosyal dışlanmanın mekansal boyutu vardır

    ( Mekan açısından öncelikli risk grupları)

Sosyal dışlanmanın cinsiyeti vardır

    ( Cinsiyet açısından risk grupları)

Sosyal dışlanmanın yaş boyutu vardır

    ( Yaşa göre risk grupları)

Türkiye’de 1950’li yıllardan bu yana süren, kırdan kente göç olgusu sonucu, kentlerde yeterli konut ve istihdam olanaklarının olması, kente yeni gelenlerin kendilerine yaşam alanı olarak, kentin tercih edilmeyen kesimlerine yerleşmelerine neden olarak, varoş-gecekondu denilen olgunun ortaya çıkmasını sağlamıştır. Yaşanan ekonomik ve sosyal sorunların ortaya çıkardığı yoksulluk olgusundan etkilenme ve bu bağlamda yoksulluğun yeniden üretilmesinde söz konusu alanlar öncelikli risk alanları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sorunların aşılmasında kurumsal araçlara ulaşama anlamında dezavantaj yaşayan bu grupların temel çözüm mekanizması, göçte de etkili olan ağ yapılar içerisinde hemşerilik bağları etrafında kümelenerek, dayanışma sağlamaları olmuştur. Ancak soruna yönelik kurumsal mekanizmalar geliştirilmemesi sonucu ortaya çıkan bu durum, kendini kentli değerlere kapama ve kentlileşememe gibi bir dışlanma sürecini de beraberinde getirmiştir.

Mekansal anlamda ortaya çıkan bu dışlanmışlıktan, görece en fazla etkilenen grup, toplumsal cinsiyetçi roller içerisinde, söz konusu rollerin yaşama geçirme anlamında yaşadıkları baskı nedeniyle genç kızlar ve kadınlar olmaktadır. Özellikle genç kızların toplumsal yaşama katılma ve kendini gerçekleştirmede en önemli araç olan eğitim olanaklarına ulaşamama öncelikli bir sorun oluşturmaktadır.

Gelir dağılımda yaşanan adaletsizlik ve yoksulluk sorunu karşısında, hane halklarının geliştirdiği temel strateji, çocukların, çocukluk ve eğitim yaşamlarından koparak, erken yaşta çalışma yaşamına girme olgusudur. Sosyal güvenceden yararlanmada dezavantajlı konumda olan bu haneler ve çocukları için söz konusu durum bir seçimin ötesinde bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışan çocuk olgusu, ortaya çıkardığı ekonomik ve sosyal sonuçlar sonucunda, ileride de kendini üretecek olan dışlanma sürecine neden olmaktadır. Her şeyden önce, erken yaşta eğitim yaşamından kopan ve büyüklerin dünyasında büyük olmak zorunda kalan bu “küçük büyük adamlar” çalışma yaşamında, fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan gelişmelerini etkileyen ve ilerideki yaşlarda da etkisini sürdüren bir çok risk ile karşılaşmaktadırlar.

Sosyal dışlanma bağlamında öncelikli risk olguları olarak tanımladığımız, söz konusu olgular içerisinde Fişek Enstitüsü toplumsal duyarlılığı artırmak amacıyla, sosyal hekimlik(toplumun sosyal sağlık göstergelerini bir bütün olarak gören ve önceliği koruyucu/önleyici faaliyetlere veren yaklaşım) ve risk grupları yaklaşımlarının( sosyal hekimlik felsefesini yaşama geçirmede bir araç olarak önceliği en riskli gruplara vererek, halka halka tüm toplum kesimlere güvence sağlama anlayışı) teorik öncülüğünde yirmi yılı aşkındır sürdürülebilirliğini kanıtladığı model çalışmalar üretmektedir. Çalışmalarımızı, “model” çalışma olarak nitelememizin 2 önemli nedeni bulunmaktadırvii

(1) Sivil toplum kuruluşlarınca gerçekleştirilen, çalışmaların, topluma yalnızca yol göstermek değil aynı zamanda “model” üreterek, bunları yaygınlaştırmanın toplumun ve sosyal devletin “vefa borcu” olması,

(2) NGO’lar için de, bir model niteliği taşıması ve onların toplumsal rollerini sorgulamaları ve yönlendirmeleri için araç olması gerektiği yönündeki düşüncemizdir. Bize göre, NGO’lar, toplumun dönüşümünde, insanların aktive edilmesinde, yapacakları somut ve üretken eylem programları ile çok önemli roller oynayacaklardır.

Bu çerçevede gerçekleştirdiğimiz ve model çalışma niteliği taşıyan eylemlerimiz:

GENÇ KIZ EVİ :

AMAÇLARI: Mekansal ve cinsiyet bağlamında sosyal dışlanmanın önlenmesi ekseninde;

    – Çocuk emeğinin sona erdirilmesi için, kız çocuklarının eğitimine destek vererek, eğitimden dışlanmalarını önlemek.
    – Genç kızlarının eğitimlerini başarıyla sürdürmeleri ve meslek sahibi olmaları için gerekli ortamın yaratılması amacıyla destek vermek.
    – Genç kızların annelerine gelir desteği sağlamak amacıyla, malzemesi vakıf tarafından sağlana işlerin öğretilerek, hane halkına gelir sağlanması, bu şekilde aile ve kızların eğitimlerini sürdürme konusunda isteklilik sağlanması.
    – Genç kız ve annelerinin kentli değerler ile bütünleşmesinin ve haklarının bilince varmasını sağlama.

EYLEM: Söz konusu amaçlar ışığında, Ankara Türközü- Boztepe Mahallesinde kurulan Genç kız evi, vakıf gönüllülerinin büyük çabası ile 60 öğrenci genç kız ve annesine destek vermektedir. Her gün okul sonrasında genç kız evine gelen kızlarımızın beslenme ve okul giderleri karşılanmakta, kitaplık ve bilgisayar desteği sağlanmaktadır. Genç kızlarımızın bu çabaları sonucu okul başarıları yükselerek, özgüven kazanmışlardır. Anneleri, vakıf gönüllerini desteğinde iş öğrenmişler, yaptıkları ürünler vakıf tarafından satın alınmıştır. Bu yolla anneler ekonomik katkı elde ederek, yoksulluğun beraberinde getirdiği sorunlar karşısında bir nebze de olsa soluklanmaktadır. Genç kzı evi hem mahalleli kem de ilk öğretim okulu tarafından benimsenerek, destek kazanmıştır.

ÖZELLİĞİ: Kızlar ve annelerinin dışlanmışlıklarını önleme de öncelikli araç olan eğitim desteğini bir dilek olmaktan çıkararak gerçekleşmesi için nesnel koşulların sağlanması.

FİŞEK MODELİ:

AMAÇLARI: Yaş bağlamında sosyal dışlanmayı önleme ekseninde;

    – Uzun erimde ; çocuk emeğinin sona erdirilmesi
    – Kısa erimde; çocukların çalışma koşullarının düzeltilmesi(çalışan çocuklarta sağlık ve sosyal hizmet sunumu)

EYLEM: Çocuk emeğinin yaygın kullanıldığı küçük işyerlerinde öncelikli risk grubu olarak çocuklara; küçük işyerlerinde yürüyen klinik ile hizmet sunumu; sanayide kurulan sağlık merkezilerinde hizmet sunumu; çıraklık eğitim merkezlerinde hizmet sunumu olmak üzere üç ayaklı sağlık ve sosyal hizmet sunumu gerçekleştirilmektedir.

ÖZELLİKLERİ:

    – Türkiye için ilk ve özgünlükler içeren modeldir.
    – 1984 yılında gerçekleştirilen ve Türkiye’nin ilk geniş kapsamlı çocuk emeği araştırmasına dayanılarak oluşturulmuştur.
    – Ankara, İstanbul, İzmir ve Denizli’de uygulamaya geçirilmiştir.
    – 1992-1999 yılları arasında ILO/IPEC kapsamında desteklenmiştir.
    – Finansman sorunu çözülmüş ve sürdürülebilirlik sağlanmıştır.
    – Çok boyutlu olup, sosyal dışlanma göstergeleri bağlamında, değişik vurguların bileşkesinin sağlandığı bir modeldir. Bu bileşenler,

      – Çocuk ve genç emeğine vurgu
      – Kadın sorununa vurgu
      – İş sağlığı ve güvenliğine vurgu
      – Sosyal boyut vurgusu
      – Sürekli devinim ve toplum katılımı
      – Kaynak sorununun aşılamasında imece yöntemi
      – Bir odak çevresinde örgütlenme

ÇIRAK KEYFİ:

Yaş bağlamında sosyal dışlanma olgusunun sonuçlarını bir ölçüde de giderme ekseninde

AMAÇLARI:

    – Gelir durumu daha iyi olan yaşıtlarının yararlandığı yaz tatili nimetlerinden çırakların da yararlanmasını sağlamak
    – Çalışma yaşamında çırakların da yıllık ücretli izin hakkı olduğunun benimsenmesini sağlama.
    – Çırakların haklarını farkına varması

EYLEM: Her yıl 10 erkek, 19 kız çocuğa bir hafta süreyle bir tatil köyünde deniz, güneş, kum ve boş zaman gibi nimetlerden yararlanmalarına çalışılmaktadır.

ÖZELLİKLERİ:

    – Çırakların yıllık ücretli izinlerini kullanmadıklarını ortaya koyan bir araştırmanın sonuçlarına dayanmaktadır.
    – Çırakların yitirdikleri çocukluklarını hiç olmazsa bir hafta yeniden kazanmaları sağlanmaktadır.

KÜÇÜK İŞYERİ ORTAK SAĞLIK VE GÜVENLİK BİRİMİ

Toplumsal sağlık göstergelerini iyileştirmek ve iş sağlığı ve güvenliğinden dışlanmayı önlemek ekseninde, iş sağlığı ve güvenliği açısından en riskli işyerleri olan küçük işletmelere yönelik geliştirilen modelin;

AMAÇLARI:

    – İşyeri sağlık hizmetlerinin, bu yükümlülüğü olmayan işyerlerinde, onların gönüllü katılımıyla ortaklaşa sağlanması.
    – Hizmetim içerik yönünden sürekli kendini yenilemesi ile çağdaş bir kimliğe kavuşması.

EYLEM: 1982 yılından itibaren giderek sayısı genişleyen uzman personel, yürüyen klinikler, yürüyen röntgen( birisi e-rontgen), odyometri, spirometri, görültü ölçümleri, laboratuar hizmetleri ve elektro kardiyografi hizmetlerin sunumu gerçekleştirilmektedir. Ortak sağlık birimlerine katkıda bulunan ve hizmetlerden yararlanan işyeri sayısı 500’ün üstündedir.

ÖZELLİKLERİ:

    – Ülkemizde kurulan ilk işyeri ortak sağlık birimidir.
    – Kapsadığı işyeri sayısı bakımından hala dünyadaki en geniş ortak sağlık birimidir.
    – İş sağlığı güvenliği konusunda ilk kez çok boyutlu ve bilimli yaklaşımın uygulanması.
    – İlk kez yürüyen diş kliniği çalışması ile İzmir’de işyeri ortak diş sağlığı birimin kurulmasına öncelik.

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ AR-GE ÇALIŞMALARI

Toplumsal sağlık göstergelerini iyileştirmek ve iş sağlığı ve güvenliğinden dışlanmayı önlemek ekseninde,

AMAÇLARI:

    – İş sağlığı ve güvenliğinin çok bilimli karakterine uygun olarak ekip çalışmasıyla ürünler vermek.
    – İş sağlığı ve güvenliği destek hizmetleri gereksinimi karşılamak.
    – Enstitünün değişik yüz akı projeleri ile iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarına destek vermek.

EYLEM:

    – isgüvenliği.net ve Çalışma Ortamı Dergisi aracılığıyla, işyerlerinin sağlık ve güvenlik konularında bilgi ve deneyim açıkları giderilmeye çalışılmaktadır.
    – Küçük işyeri ortak sağlık birimi ile bunların dışında kalan işyerlerine istemde bulunmaları halinde, iş güvenliği destek hizmetleri(danışmanlık, risk değerlendirmesi, eğitim, çevresel ölçüm hizmetleri vb) verilmektedir.
    – Çalışan çocuklar için işyerlerinde, kişisel koruyuculardan önce çalışma ortamının iyileştirilmesine yönelik toplum önlemlerin yaşama geçirilmesi sağlanmaktadır.

ÖZELLİKLERİ:

    – Türkiye’de ilk iş güvenliği web sayfası oluşturulmuştur.
    – Çok sayıda büyük ve küçük işyerine iş güvenliği destek hizmeti verilmiştir.
    – Ankara, İstanbul ve Denizli’de, Fişek Enstitüsü aracılığıyla İş Güvenliği Sergievleri açılmıştır.

ÇALIŞAN ÇOCUKLAR FOTOĞRAF YARIŞMASI

Çalışan çocukların yaşadıkları sosyal dışlanma konusunda, kamuoyu duyarlılığını geliştirme ekseninde,

AMAÇLARI: Çalışma yaşamında yer alan çocuk emeği olgusunu ön plana alarak, çalışan çocukların tarım ve sanayideki çalışmalarını belgelemek, arşivlemek, amatör fotoğraf sanatçılarını destekleyerek, özendirmektir.

EYLEM: Her yıl 23 Nisan’da sonuçları yayınlanan yarışmada, Türkiye’nin sayılı fotoğraf ustalarından oluşan jüri, çalışan çocukların fotoğraflarını değerlendirmektedir.

ÖZELLİKLERİ:

    – Fotoğraf çevrelerinden geniş bir destek ve katılım sağlanmıştır.
    – Finansman sorunu çözerek, sürüdürülebilirlik sağlanmıştır.
    – Türkiye’nin önde gelen uzmanlık alanı fotoğraf yarışmaları arasında yer alamktadır.
    – İlk iki yarışmada ödül alan fotoğraflar ILO Türkiye Temsilciliği’nin katkısı ile albüm olarak yayınlanmıştır.
    – 2005 yılından başlayarak, uluslar arası katılım için çağrılar yapılmaktadır.

KÜTÜPHANE ve ÇALIŞMA ORTAMI DERGİSİ

Sosyal dışlanma kavramını bilimsel anlamda araştırma çalışmalarını destekleme ve paylaşım ekseninde,

KÜTÜPHANE

Amaçları:

    – Vakıf ilgi alanında eksik bulunan, uzmanlık kütüphanelerinin oluşturulması ve internet taramalarına olanak veren yaygın erişimin sağlanması .
    – Büyük merkezlerden uzakta kalan üniversitelerdeki araştırmacıların vakıf ilgi alanında üretim yapmalarını kolaylaştırmak amacıyla kaynak gereksinimlerinin sağlanması

EYLEM: Bilişim grubumuz tarafından özel olarak geliştirilen kütüphane programı aracılığıyla 5000’i aşkın kitap ve süreli yayından oluşan kütüphanelerimiz araştırmacıların kullanımı için her gün açık tutulmaktadır.

Özellikleri:

    – Türkiye’nin en zengin iş sağlığı ve güvenliği kütüphanesi
    – Türkiye’nin tek çocuk emeği kütüphanesi
    – Türkiye’nin en zengin nüus ve sosyal hekimlik kütüphaneleri
    – Dünyanın neresinde olunursa olunsun, kitap içeriklerine ve seçile kaynağın %10’nuna inter-net erişimi.

ÇALIŞMA ORTAMI DERGİSİ

AMAÇLARI:

    – Çalışma ve sosyal ortamın sorunları ile ilgili olarak bilgi ve deneyim alışverişinin sağlanabildiği bir ortam oluşturulması.
    – Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği alanında eksikliği hissedilen periyodik bir yayının ilgililerin kullanımına sunulması.
    – İs sağlığı ve güvenliği ile sosyal politika alanında bilimsel çalışmaların özendirilmesi ve sergilenmesinin sağlanması.

EYLEM:

1992 Mart ayından beri aralıksız ve gecikmesizi yayınlanmaktadır. Başta vakıf gönülleri olmak üzere geniş bir katılımla çalışmalar sürdürülmektedir.

ÖZELLİKLERİ:

    – Türkiye’nin en uzun soluklu iş sağlığı ve güvenliği dergisidir.
    – Hakemli bir dergidir.
    – Sosyal bilim alanından iş sağlığı güvenliğine geniş bir ilgi alanına seslenmektedir.

WEB SAYFALARI ve YAYINLAR

Sosyal dışlanmada dahil olmak üzere, sosyal sorun alanlarına yönelik paylaşımlarımızı arttırmak ekseninde,

AMAÇLARI:

    – Kamuoyu duyarlılığının artırılması
    – Fişek Enstitüsü’nün ilgi alanlarında kendini anlatma olanağına kavuşması.
    – Bilgi ve deneyimin paylaşılması.

EYLEM: 5 web sayfamız bulunmaktadır. Bunlardan birinde konuklarımızın çalışmalarına yer verilmektedir. İkisi de uzmanlık alanlarımız ile ilgili web sayfalarımızdır. Vakıf ana sayfamız Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki dildedir. Her ay ortalama 15.000 kişi ziyaret etmektedir. Ziyaretlerin %20’si yurt dışından yapılmaktadır. Web sayfalarımızın adresleri; fisek.org.tr; fisek.com.tr; isgüvenliği.net; beyingocu.com;uzakulke.com

ÖZELLİKLERİ:

    – Kendi bilişim ekibimiz tarafından hazırlanıp, incelenmekte ve kendi sunucumuzdan yararlanılmaktadır.
    – Sık güncellenmektedir.
    – Bilgi edinmek isteyenler için sınır konulmamaktadır.

Prof.Dr. Nusret H. FİŞEK BİLİM ve SANAT ORTAMI

AMAÇLARI:

    – Bilim ve sanatı iç içe ele almak.
    – Genç ve sanata yeni adım atan ressam ve fotoğrafçılara destek olmak
    – Düşüncelerin özgürce ve tüm boyutlarıyla tartışılmasını sağlamak.
    – Gönüllülerin içsel zenginleşmesine katkıda bulunmak.

EYLEM:

    – Sağlıkçı Ressamlar Sergisi: 1999 yılından beri her yıl Prof.Dr. Nusret H. Fişek’in doğum ve ölümüne denk gelen kasım ayında açılmaktadır.
    – Düşünce Atölyeleri: 1992 yılından beri Çalışma Ortamı Dergisi’nin okurlarının ve dileyenlerin katılımıyla sürmektedir.
    – İş Güvenliği Karikatür Sergisi
    – Okuyan Yaşıtlarının Gözüyle Çalışan Çocuklar Resim ve Şiir Sergisi(Bir Resmin İki Yüzü): 1998 yılında ilköğretim öğrencileri arasında açılan bir yarışma sonuçları
    – Bilimsel tartışmalar, edebiyat söyleşileri, saydam gösterileri ve müzik dinletileriyle gönüllülerin içsel zenginleşmesine katkıda bulunmak.

____________________

i Joint Report on Social Protection and Social Inclusion, com(2005)14 Final, Brussels.

ii Rodgers, G(1995)., “What is special about a “social exclusion” approach?”, Social Exclusion: Rhetoric, Reality , Responses içinde, ed: Rodgers, G vd, ILO( International Institute of Labour Studies), 43-55.

iii Social Protection Committee, Report on Indicators in the field of poverty and Social Exclusion, October 2001.

iv Rodgers, G(1995)., “What is special about a “social exclusion” approach?”, Social Exclusion: Rhetoric, Reality , Responses içinde, ed: Rodgers, G vd, ILO( International Institute of Labour Studies), 43-55.

v Silver, H(19959., “Reconceptualizng social disadvantage: Three paradigms of social exclusion”, Social Exclusion: Rhetoric, Reality , Responses içinde, ed: Rodgers, G vd, ILO( International Institute of Labour Studies), 57-80.

vi Fişek, A.G(1992), “Güvence ve Sağlık”, Çalışma Ortamı Dergisi, Sayı:2,

vii Fişek, A.G.” “Çalışan Çocuklara Sağlık Hizmeti Sunumu :Türkiye Deneyimi”, www.fisek.org.tr 24.11.2005