Yazar arşivleri

COVID-19 Günlerinde Devletin Maske Üretimi

COVID-19 Türkiye’de ciddi bir tehdit olarak algılanmaya başlandıktan sonra koruyucu malzeme ve temizlik malzemesi hayati bir önem kazandı. Fakat bazı koruyucu malzemeler diğer malzemelere göre COVID-19 krizini anlamada daha simgesel bir hale geldi. Özellikle tek kullanımlık maskeler krizdeki birçok farklı kesimin ve aktörün çıkarını, yararını içinde barındıran bir kesişim noktası oldu. Buraya daha önce yatırım yapmış sermayedarlar için daha fazla para anlamına gelen maske üretimi işe gitmek zorunda kalanlar için zorunlu bir yaşam aracı halini aldı. Devlet ise maske üreten sermayedarları teşvik ederek, onları koruyarak üretimi yapılan maskeleri satın aldı, yeni maskelerin üretimi için salgın döneminde çaresiz bir müşteri gibi sipariş verdi. Fakat devlet varlığını gerekli kılmak ve ideolojik üstünlüğünü yeniden tesis etmek için maske üretimine başladığını duyurdu. Herkes, COVID-19 virüsüne karşı savaşın öncüsü olan devlete destek vermeli, elinden gelen her şeyi canı pahasına yapmalıydı. Elbette bu “milli” görev de diğer “milli” görevler gibi nasıl yapıldığından bağımsız olarak sadece yapılması gereken bir şey olarak anlatıldı. Devlet bütün imkânlarıyla maske üretecekti ve destek olabilen herkes bu “milli” üretimin içinde yerini almalıydı. Gereklilikler, emirler ve karşı çıkışların olmadığı düz bir zeminde milli maske üretimi meslek liselerinin küçük eğitim atölyelerinde öğrenci-çocuk emeği kullanılarak başladı. Bugün gelinen noktada ise Huzurevleri, Çocuk Destek Merkezleri dâhil devlete ait birçok kurumda maske üretiliyor.

Devletin Maske Üretimine Dair Bir Araştırma

Türkiye salgın döneminde maske ihtiyacını özel sektör ve devlet olmak üzere iki farklı üretim anlayışı ile karşılamaktadır. Özel sektör Türkiye’nin maske ihtiyacının çoğunluğunu karşılamakla birlikte devlet elinde bulunan birçok kurumda maske üretimine başladı. Bu kurumlar: Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Meslek liseleri, Halk Eğitim Merkezleri, Olgunlaşma Enstitüleri, Bilim ve Sanat Merkezleri, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Gençlik Merkezleri, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı Dikimevleri, Sağlık Bakanlığı’na bağlı devlet hastanelerinde genellikle birkaç personel ile, Adalet Bakanlığı’na bağlı Cezaevlerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, GAP’a bağlı ÇATOM’lar ( Çok Amaçlı Toplum Merkezleri), Yüksek Öğretim Kurumuna bağlı Meslek Yüksek okulları ve üniversitelerin hastanelerinde yapılan üretimler, İçişleri Bakanlığı’na bağlı Jandarma’nın kendi üretimi, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Huzurevleri, Çocuk Destek Merkezleri, Bakım Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezleri, Engelliler Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri, Sosyal Hizmet Merkezi ek birimleri ile Sosyal Dayanışma Merkezlerinde (SODAM) ve yerel yönetimler olarak belediyelerin kendi üretimi veya belediye bakanlıklar işbirliğinin gerçekleştiği yerlerdir.

Türkiye’de maske üretiminin yapıldığı bu atölyelere dair toplamda 38 farklı şehirde 53 üretim merkezi farklı haberler aracılığıyla ve bunlara ek olarak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler bakanlığına bağlı merkezler, Jandarma ve Dikimevleri hepsi ayrı olarak tek bir haber aracılığıyla ile incelenmiş ve aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.

Tek tek incelenmiş olan üretim merkezlerinin haber temelli dağılımı şu şekildedir:

Meslek Lisesi 4
Meslek Yüksek Okulu / Üniversite 2
Cezaevi 4
İl Özel İdaresi 1
Belediye 12
Gençlik Merkezi 7
Hastaneler 8
ÇATOM 1
Olgunlaşma Enstitüsü 4
Halk Eğitim Merkezi 6
Halk Eğitim Merkezleri ve Meslek Liseleri ortak haber 1
BİLSEM 3

 

Genel haberler üzerinden incelenmiş olan merkezlerin haber temelli dağılımı şu şekildedir:

Jandarma 1
Dikimevleri 1
Huzurevlerinde, Çocuk Destek Merkezlerinde, Bakım Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezlerinde, Engelliler Bakım ve Rehabilitasyon Merkezlerinde, Sosyal Hizmet Merkezi ek birimleri ile Sosyal Dayanışma Merkezlerinde (SODAM) 1

 

Araştırmanın Bulguları

Türkiye’de devlet kurumları, maskeleri küçük ve orta büyüklükteki atölyelerde üretmektedir. Küçük ve orta büyüklükteki bu atölyelerde çalışan sayısı 1 – 20 kişi arasında değişmekle birlikte 100 ile 300 arasında bir sayıya kadar çıkabilmektedir. Maske üretiminin yapıldığı atölyeler emek gücü yoğunluklu, az makineleşmiş ve genellikle öğretim amacıyla kurulmuş atölyelerdir. Maske üretiminin yapıldığı bu atölyelerde “gönüllü” çalışanların ücretlilik ilişkisi ve sigortalı olma durumları bilinmemektedir. Özellikle “gönüllü” emeğine dayanan, ucuz ve çalışma saatleri yüksek bir üretim şekli hâkimdir. Ayrıca Türkiye’de maske üretiminin yapıldığı atölyelerde sosyal mesafe, işçi sağlığı iş güvenliği ve üretim planlamasına dair bir hazırlık olmadığı atölyelerin kuruluş amacından ve şeklinden anlaşılmaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı maske üretim atölyeleri aslında bir eğitim amacı ile kurulmuş olup seri üretime uygun atölyeler değil öğretim yeri için tasarlanmış atölyelerdir. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı meslek liselerinde öğrenciler tarafından yapılan maske üretimi 20 yaş altı vatandaşlara sokağa çıkma yasağı getirildikten sonra bitirilmiş ve maske üretimi bu süreçten sonra eğiticiler tarafından üstlenilmiştir. Bu karardan sonra Meslek Liseleri, Halk Eğitim Merkezleri, Olgunlaşma Enstitüleri ve Bilim ve Sanat Merkezlerinde eğitim için orada bulunan öğretmenlerin bir maske üretim işçisi gibi okulda maske üretmeye devam ettiği görülmektedir. Buradan hareketle eğiticiler bu dönemde bir maske üretim işçisine dönüştürülmüşlerdir.

Maske üretiminde çocuk emeği kullanımı sadece meslek liseleri ile ve bir sürelik uygulama ile sınırlı kalmamıştır. 20 yaş altı vatandaşların sokağa çıkma yasağı sonrası Milli Eğitim Bakanlığı’ndan yapılan açıklama ile birlikte öğrencilerin artık üretimde olmayacağı açıklanmıştır. Fakat bu süreçten sonra basına yansıyan haberlerde çocukların, öğrencilerin maske üretimine, dezenfektan üretimine devam ettiği görülmüştür. Meslek liseleri haricinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da Çocuk Destek Merkezleri’nde çocuk emeği kullanarak maske üretimine başlamıştır.

Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı dikimevlerinde, İçişleri Bakanlığı’na bağlı Jandarma’da erkekler tarafından yapılan üretim dışında Türkiye’de tek kullanımlık maske üretimi kadınlar tarafından gerçekleştirilmektedir. 3D modelleme makinası kullanılan siperlik maske üretiminde erkek emeği ön plana çıkarken tek kullanımlık maske üretiminde kadın emeği ağırlıklıdır. Bu da teknoloji yoğun işlerde erkek emeğinin ağırlaştığını göstermektedir.

Birçok devlet hastanesi ve üniversite hastanesi kendi maskesini kendi personeli ile yapmaya karar vermiştir. Devlet ve üniversite hastanelerinde üretim yapanların erkek terziler olması kadın emeğinin güvencesiz olmasının, kayıt dışı olmasının, sömürülebilir olmasının bir örneğini daha dolaylı yoldan göstermektedir. Çünkü hastanelerde personel olarak alınan terzilerin genelinin erkek olduğu gözükmektedir.

Maske üretiminin yapıldıktan sonra teslim edildiği noktalara bakıldığında İl Sağlık Müdürlükleri, hastaneler, Aile Sağlığı Merkezleri ön plana çıkmaktadır. Bu da riskli yerlere verilen koruyucu sağlık malzemesinin günü birlik bir üretim anlayışı ile yapıldığını göstermektedir. Sağlık merkezlerinin ihtiyacı arttığında bu üretim atölyelerinin üretim miktarı yetmeyecektir.

Toplu alanlarda maske takma zorunluluğu getirildikten sonra maske üreten belediye sayısı artmıştır. Günde 250 maske ile 10 bin maske arasında değişen bu üretim genellikle belediyelerin meslek edindirme kurslarında yapılmaktadır. Bir kez daha, öğrenim görülmesi için tasarlanmış atölyelerde üretim yapıldığı görülmektedir. Ayrıca toplu alanlarda maske kullanımına dair karar alınmadan önce maske temini konusunda hazırlık yapılmadığı ve sürecin yerel yönetimlere bırakıldığı da gözükmektedir.

Cezaevlerinde maske üretimi günlük bir çalışma rutinine dönüşmüştür. Uzun çalışma saatleri, vardiya sistemleri, iş çıkışı karantina önlemleri gibi uygulamalar cezaevlerindeki hükümlülerin ucuz iş gücü olarak kullanıldığını göstermektedir.

Maske üretiminin yapıldığı atölyeleri gezen devlet görevlileri gittikleri yerlerde zaten küçük olan atölyeleri daha da kalabalıklaştırmakta, kameralara poz verme gayretinde sosyal mesafe kuralını hiçe saymaktadır. Buna bir örnek olarak Aydın İl Milli Eğitim Müdürü korona testi pozitif çıkmadan beş gün önce bir atölyede orada maske üretenler ile fotoğraf çektirmiş ve bu fotoğraf da servis edilmiştir. Buradaki gerçeklikten hareketle, bu atölyelerdeki üretimin ölçeğine bakıldığında ve atölyelerde bir araya gelenlerin virüs taşıma ihtimali değerlendirildiğinde bu üretimlere ne kadar ihtiyacımız olduğu sorgulanmalıdır.

Sonuç Yerine

Türkiye’de maske üretiminin ölçeğine bakıldığında binlerce atölyenin günlük üretiminin makineleşme düzeyi yüksek olan bir fabrikanın saatlik üretimine denk düştüğü görülmektedir. Bu da aslında atölyelerde yapılan üretimin ne kadar gerekli olduğunu ve salgın zamanında insanların karantinada kalması gerekirken bu üretimlerde neden bulunduğunu sorgulatmaktadır.

Tıp alanındaki meslek kuruluşları ve işkolundaki sendikalar hastanelerde koruyucu malzeme eksikliği olduğunu bildirirken özel şirketler maske ihracatına devlet onaylı bir şekilde devam etmektedir. Hatta yoğun bakım ünitesinde kullanılacak yatakları üreten özel şirketler dâhil yurtdışından özel sipariş almaktadırlar. Bu bilgilere dair veriler gizli saklı değildir ve devletin haber kaynağı Anadolu Ajansı’ndan takip edilebilmektedir.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı görevi gereği maske yapılan yerleri denetlemesi, oralarda işçi sağlığı iş güvenliğine dair önlemleri alması, salgın döneminde dışarı çıkmak zorunda kalanların çalışma alanlarını takip etmesi ve düzenlemesi gerekirken kendisi kayıt dışı çalışma alanları oluşturmuş, çocukların maske yapımında çalışması için bizzat çaba göstermiştir.

Milli bir üretim olarak hedeflerin her geçen gün biraz daha arttırıldığı maske üretimi salgın döneminde devletin ideolojik olarak kendisini yeniden var etmeye çalıştığı bir alana dönüşmüştür. Neoliberal politikaların içini boşaltarak zor aygıtından başka bir şey bırakmadığı devlet, varlık nedenini hatırlatma telaşında kendisini küçük ve orta büyüklükte atölyelerde maske üretirken bulmuştur.