Türkiye’nin Nüfussal Dönüşümü Üzerine Bir Görüş
(Çalışma Ortamı Dergisi, Temmuz Ağustos 2016 Sayı: 147)
Nüfussal dönüşüm kuramı,1940’lı yıllarda beş evreli olarak ortaya atıldı, daha sonra üç evreli olarak benimsendi1. Kurama göre tarihte tüm toplumların uzun dönem olarak yaşadığı ilk evrede doğum-ölüm hızları çok yüksek olduğu için, düşük hızlı bir nüfus artışı gerçekleşti. İkinci evre, sanayileşmeye başlayan Avrupa ülkelerinde sağlık koşullarının iyileşmesi, yaşam standardının göreli olarak artması sonucu ölüm hızlarının düşmesiyle başladı. İzleyen yıllarda sağlık koşulları ile yaşam standardı doğurganlığı da azalma yönünde etkiledi. Doğum-ölüm hızlarındaki farklılıktan ötürü ikinci evrede nüfus en çok %1.2 düzeyinde artışını sürdürdü. Üçüncü evrede ise doğum-ölüm hızları arasında düşük düzeyde yeni bir denge kuruldu, nüfus artış hızı azaldı. Kuramın öngörüsüne göre bu evreden sonra doğum hızı, yaşlanan nüfustan ötürü artacak ölüm hızlarının altına inecek, göçe kapalı toplumlarda nüfus azalmaya başlayacaktı. Günümüzde nüfusun azalması, doğum-ölüm farkı olarak bazı Avrupa ülkeleri ve ABD için geçerli; fakat bu ülkeler uyguladıkları nitelikli nüfusu ülkelerine çekme politikaları ile nüfuslarının azalmasını şimdilik durdurmayı başardılar.