Mutlu yarınlardan, gelecekteki güzel günlerden dem vurulur hep. Bugün yoktur, gelecek vardır. Önemli olan gelecektir, her şey gelecek içindir. Bütün güzelliklere gelecekte ulaşacağızdır, bunun da bir bedeli vardır ve işte bu bedel de bugün katlanmak zorunda olduklarımızdır, bugün çektiğimiz çile ve meşakkattir. Güzellikler gelecekte yaşanmak üzere ertelendiği gibi, sorulacak hesapların da hep gelecekte sorulacağı söylenir: “Gün gelecek, devran dönecek falan-filan halka hesap verecek”.
Yarınlarda özlemini duyup, hayalini kurduğumuz güzelliklere kavuşup-kavuşamayacağımızı ya da bugünkü hesaplarımızı yarınlarda görüp-göremeyeceğimizi bilmek için herhalde kahin, büyücü vb olmaya gerek yok. Bugün geleceğin kuruluş aşaması ise geleceğe dair umut beslemek için gerçekçi nedenlerimiz olduğu söylenemez.
Çocukların yaşadıklarına bakarak umut beslemek nasıl mümkün olabilir ki !
Çalışma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalara göre, 2002-2014 arası dönemde, toplam 127 çocuk işçi hayatını kaybetmiştir.i İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin açıkladığı verilere göre ise, yalnızca son üç buçuk yılda 194 çocuk işçi yaşamını yitirmiştir.ii Her iki kesim tarafından açıklanan veriler arasında nicel açıdan büyük bir tutarsızlık olsa da, verilerin çelişkiye düşmediği konu çocukların çalışırken ölüyor olduğudur. Aslında düşünürsek, çalışan çocukların ölümleri mevzu bahis olduğunda, “ölüm” ya da “yaşamını yitirmiş” gibi ifadeleri kullandığımızda meseleyi bir parça masumlaştırıyoruz. Oysa ki, çocukların çalışırken ölmelerin, olsa olsa bir cinayettir.
Çocuk işçilik küresel bir sorun olmaya devam ediyor. Uluslararası Çalışma Örgütü kaynaklı verilere göre, küresel ölçekte 21 milyon kişi zorla çalıştırılmakta ve bu toplamın dörtte biri 18 yaşından küçük çocuklardan oluşmaktadır. Bu konudaki verilerin herhangi bir azalma belirtisi göstermediği gibi daha da artma eğiliminde olduğu belirtilmektedir.iii
Örneğin, Irak’da, 2011 yılında 5-14 arası yaştaki çocukların yüzde 6’sı çocuk işçi iken, o yıldan bu zamana kadar bu oran hep artmıştır. Toplam 3.3 milyon Irak’lı ülkeyi terk etmişken ve hala da terk edişler devam ediyorken, 245 bin Suriyeli Irak’a sığınmış durumdadır. Bu sığınmacılar yaşamlarını sürdürmek için çok çetin bir mücadele vermektedir. Çok küçük yaştaki çocuklar bile, günde 2 dolar karşılığında 12 saat çalışmaktadır.iv
Herhangi bir azalma belirtisi olmayan bir diğer sorun da katliamlar ve buna bağlı olarak insanların güvenli bölge arayışıdır. Geçen yıl, deniz yoluyla, Avrupa’ya, toplam 1 milyon sığınmacının gittiği tahmin edilmektedir. Yine geçen yılda, deniz yolculuğu sırasında, toplam 3770 kişi de Akdeniz’de boğulmuştur. Bunların üçte biri çocuktur.v
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) tahminlerine göre, dünya genelinde 1 milyondan fazla çocuk parmaklıkların arkasında bulunmaktadır. Çocukların tutulduğu yerlerin çoğunun harabe ve onur kırıcı yerler olduğu ifade edilmektedir. Çocukların böylesi yerlerde tutulma nedenleri arasında okulu kırma, evden kaçma, cinsel ilişkiye girme, kürtaj yaptırma ya da yaptırmak isteme gibi durumlar da bulunmaktadır. Göçmen çocukların ise, sırf göçmen olmaları nedeniyle böyle yerlere yolları sıkça düşmektedir. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde dersten kaytarma, evden kaçma, laf dinlememe, reşit olmadan içki içme, sokağa çıkma yasağına uymama gibi nedenlerle binlerce çocuk kodese tıkılmaktadır.vi
UNICEF tarafından aktarılan verilere göre, dünya genelinde, her gün 16 bin çocuk ölmektedir. Bu ölümlerin büyük bölümü önlenebilir nedenlerden ya da tedavi edilebilir hastalıklardan kaynaklanmaktadır. Dünya genelinde HIV virüsü taşıyan 35 milyon kişinin 2 milyonunu 10-19 yaş arası çocuklar oluşturmaktadır. Bunların yüzde 56’sı kız çocuklardır. Dünya’da her 10 dakikada 1 çocuk şiddet nedeniyle ölmektedir. 5 yaş altı çocuk ölümlerinin yaklaşık yarısı yetersiz beslenmeye bağlıdır.vii
Ne yapılacaksa bugün yapılmalı, kimden neyin hesabı sorulacaksa bugün sorulmalı, yaşanacak güzel bir gün varsa bugün yaşanmalı… Aksi takdirde ne gün gelecek, ne devran dönecek ve ne de falan-filan hesap verecek. Geleceğe dair beklentiler, bugünkü garabetin çaresiz bir tesellisi olmaktan öte bir anlam taşımayacak.