2 Haziran 1990
Sağlık Meslek Birlikleri Danışma Kurulu Başkanı
ve Türk Tabipleri Birliği Genel Başkanı
Çalışma Ortamı Dergisi, Sayı : 47 Yıl : Kasım Aralık 1999
Kişilere sağlıklı bir yaşam sağlayabilmek için sağlığı ilgilendiren tüm faktörleri, olumlu yönde geliştirmek gerekir. Bu faktörleri sağlığı doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen hizmetler olarak iki grupta ele almak olasıdır. Doğudan etki yapan faktörler kişilerin sağlığının korunmasına, hastaların tedavisine ve sakatların rehabilitesine yönelik önlemlerdir. Sağlığın korunması da kişiye ve çevreye yönelik önlemlerden oluşur.
Dolaylı olarak sağlığı etkileyen faktörlere gelince, bunların başında beslenme, konut, eğitim, çalışma ve dinlenme gelir. Bütün bu hizmetlerden herkesin yararlanabilmesi için de, milli gelirin hakça dağılımını sağlamak gerekir. Milli gelirin hakça dağılımı ancak, halkın yönetime katılması, demokratik bir rejimin kurulması ve işletilmesi ile olasıdır.
Herkes için sağlıklı yaşam dediğimiz zaman, çabalarımızın iki temel kurala uygun olması gerekir. Bunlardan birincisi sağlığın sadece hastalığın ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik hali olmasıdır. Bedence tam iyilik halinin toplumsal ölçütü, beklenen yaşam süresinin uzunluğu, ana ve çocuk ölümlerinin en az düzeyde oluşu ve bulaşıcı hastalıklardan ölümlerin en cok öldüren hastalıklar arasında olmamasıdır. Bu ölçütler ele alındığında ülkemiz gelişmekte olan ülkelerden iyi bir durumda, ancak gelişmiş ülkeler düzeyinde değildir. Sosyal yönden tam iyilik haline gelince, bu sosyal güvence insan onuruna yaraşan bir yaşam ve evrensel insan haklarından yoksun olmama gibi toplumsal mutluluk öğelerini kapsar.
Demokratik düzende herkese, ayrım yapmadan sağlık hizmeti sunmak temel kuraldır. Bu kural İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde “ırk, din, politik inanç, ekonomik ve sosyal durum farkı gözetilmeksizin herkesin erişilebilecek en yüksek sağlık düzeyine ulaşması temel haklarından biridir” şeklinde yeralmıştır. Bu demektir ki, Cumhurbaşkanı’ndan cezaevindeki bir tutukluya ve bir idam mahkumuna, bir holding sahibinden bir işsize kadar herkesin eşit ölçüde yaşam hakkı vardır. Bu hakkı savunmak da biz sağlık meslek mensuplarının görevidir.
Ülkemizde herkese sağlıklı yaşam sağlayabildik mi? Hayır. Ne için? Çünkü, ülkemizde gerçek demokrasiyi kuramadık. Demokrasi seçimle iktidara gelmek değildir. Ülkemizde gerçek demokrasinin kurulamamasında geleneklerimizin rolü büyüktür. Bizim politikacılarımız, bürokratlarımız demokrat olduklarını ve demokrasiye inandıklarını söylerler. Bununla beraber, çoğunluğu otokrattır. Gerçekten demokrat olmadıklarının pek çok kanıtı vardır. Ben sadece meslek birlikleri ile işbirliği yapamadıklarına değineceğim.
1961 Anayasası’nda kamu kuruluşu niteliğindeki meslek kurumları devlet örgütlri arasında sayılmıştır. Anayasa’da bu kurumların meslekleri ile ilgili hizmetleri hükümet ile işbirliği yaparak yürütmesi öngörülmüştür. Ne bürokratların ne de politikacıların çoğunda işbirliği yapma ve yetki devretme alışkanlığı olmadığı için Anayasa’nın emrettiği işbirliği kurulamamıştır.
Hizmetlerin -Bilim kurullarında bile- emir komuta zinciri içinde daha iyi yüreyeceğine inanan beş general 1982 Anayasası’nda meslek kuruluşlarının yetkilerini kısmışlar ve bu kuruluşları hükümetin denetimi altına almışlardır.
1961 Anayasası’ndaki demokratik eğilim, sağlık hizmetlerine de yansımıştır. Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkındaki yasada sağlık ocakları, iller ve Sağlık Bakanlığı düzeyinde -Halk ile işbirliği yapan kurulların- kurulması öngörülmüştür. Halk içinden seçilen ve sağlık hizmetinde görevli olan kişilerden oluşan bu kurullar, yapılan hizmeti değerlendirecek, aksaklıkları dile getirecek ve hizmeti geliştirmek için önerilerde bulunacaktır.
Sağlık ocağı hekimlerinin, ilk sağlık müdürlerinin ve bakanlık yetkililerinin hizmete halkın katılımının önemini değerlendirecek kadar demokrasi kültürü olmadığı için bu kurumlar -bakanlık düzeyinde bir toplantı hariç- 30 yıldır toplanamamışlardır.
Halkımıza sağlıklı yaşam sağlamak için demokratik devrimin başarılması şarttır. Bu nedenle bu Kurultay’da demokrasinin ayrılmaz öğesi ve sağlıklı yaşamın koşulu olan gelir dağılımı, eğitim, beslenme, barınma, çevre, cezaevleri, işkence ve idam gibi uygulamalarda en çok başarısızlığa uğradığımız konuları tartışmayı uygun bulduk.
Sizlere ülkemizde herkes için sağlıklı yaşamın sağlanmasında ve demokrasinin geliştirilmesinde başarılar diler, saygılarımı sunarım.